14 Temmuz 2014 Pazartesi

Geçmişten Günümüze Filistin - İsrail Sorunu #2

1959 yılında Yaser Arafat liderliğinde El-Fetih örgütü kurulmuştu. El-Fetih, Filistin halkının haklı mücadelesini dünyaya duyurmak ve özgürlüklerini kazanmak adına İsrail askerleriyle silahlı mücadele kararı alan ilk örgütlü direniş grubuydu.

1964 yılında Cemal Abdülnasır'ın desteğiyle kurulan Filistin Kurtuluş Örgütü'nün de aktif katılımıya Filistin halkının direnişi daha da güçlenmişti.

İlk başta Arap Devletleri Filistin Kurtuluş Örgütü'nü tanımışlar ve kendilerine bağlı kalmasını istemişlerdi. Ancak Filistinliler tam bağımsız bir örgüt istediklerinden, 1969 yılında Yaser Arafat örgütün başkanlığını ele geçirmiş ve örgüt Arafat'ın liderliğinde diğer Arap devletlerinden bağımsız olarak hareket etmiştir.

1967 senesi; Ortadoğu coğrafyasındaki nehirlerin yine kırmızı renkte aktığı bir yıl oldu.

Tarih kitapları 6 Gün Savaşları dese de savaş, 5 Haziran 1967 tarihinde başladığı için literatüre Haziran Savaşı olarak geçti. İsrail yaşam alanını genişletmesi ve ülke vatandaşlarını daha geniş topraklara yayabilmesi için toprağa ihtiyacı vardı. Aynı zamanda Ürdün, Mısır ve Suriye ile su yolları yüzünden sürekli diplomatik krizler yaşıyordu. Arap Devletleri de İsrail'den 1948 yılında kaybettiği toprakları geri almak istiyorlardı.
5 Haziran sabahı İsrail uçakları, Mısır hava sahasına saldırdı. Mısırlı havacılar daha karagahlarından çıkamadan 300 uçakları kullanılamaz hale gelmişti bile. 6 günün sonunda İsrail kesin zafer elde etti.

İsrail savaş sonucu, Mısır'dan Sina yarımadasını,Suriye'den Golan tepelerini, Filistinden'de Gazze Şeridi ile Batı Şeria kentlerini aldı. Böylece İsrail kurulduğu 1948 senesinden beri en geniş sınırlara ulaştı. Böylece İsrail savaş sonrası topraklarını 4 kat arttırdı. Birleşmiş Milletler, İsrail'in toprak ilhakına müdahele etse de İsrail, Birleşmiş Milletler'in hiçbir kararını tanımadı. İsrail'in bu tavrı, günümüzde halen bölgedeki güncelliğini koruyan sorunların en büyük nedenidir.

Batı Şeria ve Gazze'nin işgal edilmesi üzerine Yaser Arafat, Filistin'in tam bağımsızlığı ve İsrail'in işgal edilen topraklara yerleşememesi için silahlı mücadeleye başladı. İlk kez 1970 yılında Arafat liderliğindeki Filistin Kurtuluş Örgütü'yle tanıştı İsrail askerleri.

Sokaklarda başlayan çatışmalar ev ev, mahalle mahalle direnişler şeklinde örgütlendi. 1970 yılı boyunca İsrail Gazze'ye ve Batı Şeria'ya yerleşemedi, ancak askerlerini de bölgeden tahliye etmedi.

1972 yılında ise Dünya uzun yıllar etkisini yitirmeyecek bir olay yaşadı....

1972 Batı Almanya'nın Münih kentinde düzenlenen Olimpiyat oyunlarında İsrailli sporcuların kaldığı otele 4 eylülü 5 eylüle bağlayan sabah saldırı düzenlendi. El Fetih'e bağlı 8 militan, İsrailli 11 sporcuyu rehin aldı.

Saldırganların iki talebi vardı. İsrail hapishanelerinde tutulan 200 Filistinlinin salıverilmesi ve RAF'a bağlı ( Red Army Fraction / Alman Kızıl Ordu Fraksiyonu) iki tutuklunun serbest bırakılmasıydı.
İsrail hükümeti ilk başta zaman kazanmak istedi. Bu yüzden Alman hükümetine saldırganların oyalanması talebinde bulunuldu. İsrail aynı zamanda bölgeye kendi özel birimlerini yollamak istedi. Ancak Almanlar yasalarının gereği böyle bir şeyin söz konusu olamayacağını söyleyip İsrail birimlerini Alman topraklarına sokmadılar.

Alman yetkililerin operasyon için aceleci davranması sonucu 11 İsrailli sporcu, 5 El Fetih militanı, 1 Alman polisi hayatını kaybetti. 3 Saldırgan ise canlı ele geçirildi.Dünya basını yaşanan tüm bu hadiseleri dünya kamuoyuna Münih Katliamı, Kara Eylül, Kanlı Eylül olarak duyurdu.

İsrail 11 sporcusunun öldürülmesinin ardından sivil ve askeri birçok özel istihbarat birimleri kurdu ve Filistin Kurtuluş Örgütü, El Fetih başta olmak üzere hareketin fikri önderlerine bir dizi suikastlar gerçekleştirdi. Ancak pek başarılı olduğu söylenemez. Almanya'da esir tutulan 3 saldırgan ise, 1 ay sonra, El Fetih birimlerine bağlı kişilerce Lufthansa uçağının kaçırılmasına karşılık serbest bırakıldılar.

Dünya, Filistin'in kurtuluş birimlerine bağlı örgütlerin bu saldırılarını kabul edilemez olarak görüyordu. Yaser Arafat ise 1974 yılında  Birlemiş Milletler'de ilk kez konuştu.

Dünyanın gözü  İsraille mücadelede son 5 yıla damgasını vurmuş bu liderdeydi. Mesajı netti. Barış ve özgürlük istiyordu.

Bugün buraya elimde bir zeytin dalı ve bir özgürlük savaşçısının silahı ile geldim. Elimdeki zeytin dalının düşmesine izin vermeyin...

1975 yılında dünya da artık ilk kez, İsrail - Filistin sorununa Filistin halkının meşru çıkarlarının da hesaba katılması gerektiği konuşuluyordu...

İsrail Filistin sorunu yeni bir boyuta taşınıyordu... 1980'lere gelinmişti...

YARIN...

 Yom Kippur Savaşı 1973
Barış Arayışları  1999 görüşmeleri
Oslo Barış Süreci
İntifada Çağrıları
Dünyanın Unutamadığı O An
2000'lerde İsrail-Filistin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder